Hallacı Mansur, İslam mistisizmi (tasavvuf) tarihinde kıymetli bir figürdür. Hallacı Mansur’ın mistik kanıları ve hayatı, pek çok sufi tarafından örnek alınmış ve tasavvuf edebiyatında geniş yer bulmuştur. İdam edilmesi, onu bir tıp tasavvufi şehit olarak kabul edilmesine yol açmış ve onun öğretisine olan ilgiyi daha da artırmıştır.
HALLACI MANSUR KİMDİR?
Asıl ismi “Ebû’l Moğıt Huseyn bin Mansûr bin Mehemmed Beyzâvvî” olan Hallâc-ı Mansûr, 858 yılında doğdu, 26 Mart 922 tarihinde öldü.
Babasının mesleğinden ötürü “Hallâc” lakabını alan Hallâc-ı Mansûr’un en meşhur kelamı “En-el Hak” (Ben Hakk’ım) tabiridir. Bu söz, Allah ile olan derin birliği ve tevhidi anlatmak için kullanılmıştır. Lakin bu söz, devrin İslami otoriteleri tarafından küfür olarak kabul edilmiş ve Hallacı Mansur’un başına önemli problemler açmıştır. 922 yılında Bağdat’ta idam edilmiştir.
Eserleri ve Etkisi
Hallacı Mansur, “Tavasin” isimli yapıtında, tasavvufi fikirlerini ve mistik tecrübelerini kaleme almıştır. Bu eser, tasavvufi literatürde kıymetli bir yere sahiptir ve onun fikirlerini anlamak için müracaat kaynağı olarak kullanılır.
Mirası
Hallacı Mansur’un tesiri, İslam dünyasında geniş bir yankı uyandırmış ve tasavvufi fikrin gelişiminde kıymetli rol oynamıştır. Onun mistik kanıları ve hayatı, pek çok sufi tarafından örnek alınmış ve tasavvuf edebiyatında geniş yer bulmuştur. İdam edilmesi, onu bir tıp tasavvufi şehit olarak kabul edilmesine yol açmış ve onun öğretisine olan ilgiyi daha da artırmıştır.
Hallacı Mansur, İslam dünyasında mistik niyetin derinliklerini araştıran, yürekli ve etkileyici bir figür olarak hatırlanmaktadır.